Seçkin bir akşam yemeği tecrübesini merkezine alan The Menu Poker Yüzlü Ne Demek, varlıklı kesimin dünyasına hiciv dolu ve nükteli bir gözle yaklaşıyor. Performans kavramı, özü ve yapısı gereği bir karşılaşma ve tereddüt alanı olma özelliğine sahip. Bir süreliğine belli bir role ve eyleme bürünen irade, doğası itibariyle performans ve doğal olan arasına bir çizgi çeker. O ok sanatçıyı gerçekten öldürebilir mi? Biri masadaki makası alıp sanatçıya zarar verse ne olur? Gastronomik dünyanın ve mutfak üretiminin yapısında da bulunan performansın özünü bir tereddüt alanı olarak kullanıp sinemanın farklı malzemelerinden bir füzyon filmi ortaya çıkarıyor. Mark Mylod, daha önce farklı uzun metraj kurmaca filmler yönetmiş olsa da daha çok son dönemde yönetmenliğini üstlendiği başarılı televizyon dizileriyle tanınıyor. Seçkin Bir Akşam Yemeği The Menugözden ırak bir adada düzenlenen ve yalnızca ayrıcalıklı bir kesimin erişebildiği özel bir akşam yemeğine odaklanıyor. Önce filmin merkezinde yer alacakmış gibi görünen çiftin konuşmalarına ve kendilerini yemeğe götürecek tekneye binişlerini izliyoruz. Bu sırada ise onlarla beraber yemeğe giden diğer konukları tanıyoruz. Mylod filmin anlatısını bu performans hâlinin yarattığı tereddüt üzerine kuruyor. Adaya doğru çıkılan tekne yolculuğundan adada yapılan küçük geziye, restorana girişten şefin teşrifine; akşam yemeği deneyiminden çok gösteri sanatlarına yakın bir deneyim kuruyor. Bir performans sanatçısının günlük olanı sekteye uğratan eserinin seyircide yarattığı belli belirsiz dehşete yakın bir duyguyla izliyorsunuz filmi. Ki filmin en becerikli olduğu kısım da bu dikkati dinç tutan dinamik yapısı esas olarak. Modernizm ve minimalizmi soğuk tonlarla bir araya geldiği mekân tasarımı, mekânın mimarisini aktarmaya gayretli kamera kullanımı ve nüktedan kurgu müdahaleleriyle iç içe aktarılıyor. Mylod, by tecrübeye uygun eleganlıkta bir tanıtım ve reklam filmi estetiğini sürdürüyor film boyunca. Yönetmen menünün detaylarını geçiş sahneleri ve jeneriklerle işaretliyor, yemekleri o gastronomik özeni kopyalayarak sunuyor. Her bir yemeği, ekrana gelen stilize muhteviyat açıklamalarıyla izliyoruz. The Menuyemek servisine geçilmesinden itibaren girdiği performans hissiyle kendi yapısını da değiştirmeye başlıyor. Yemeğe gelen müşterilerin özenle seçildiğini açık eden detaylardan şefin ve çalışanların agresif ve kibirli tavırlarına, olayların gelişme şekli bunun basit bir akşam yemeği olmadığını açık ediyor. Bunun bir yemekten çok kavramsal sanatın alanına taşan bir sanat eseri olduğu, şefin bir aşçıdan çok bir sanatçı olarak hareket ettiği, dolayısıyla alımlayıcıların müşteriden çok izleyici olduğu bir deneyim çıkıyor ortaya. Ta ki, yalnızca bir performans sanatçısının Poker Yüzlü Ne Demek hedefleyebileceği tehlike hissi ortama hâkim olmaya başlayana kadar. Zira orada bulunan beden ve zihinlerin tehlikede olduğunun ortaya çıkışıyla, o âna kadar poker yüzlü bir satirizm görünümünde ilerleyen film önce gerilim sonra korku sularına giriyor. The Menubu erteleme ve tedirginlik hislerini uzatırken poker yüzünün ardında farklı türler arasında ustalıkla geziniyor. Merakınızı bir an yitirmeden sonuna kadar izliyorsunuz filmi. Öte yandan bunu yaparken mizahi tonunu da sürdürmesi filmin bir başka becerisi. Bu sayede de daima filmin merkezinde yer alıyor. Filmin merkezinde yer alan bu karakterin aynı zamanda filmin oyunbozanı olması, filmin satirik damarının ortaya çıkışında önemli bir tercih. Zira tüm reji becerisine, seyircisine keyifle kendisini izlettirmesine ve eğlenceli doğasına rağmen The Menu bir toplumsal eleştiri filmi özünde. Satirik damarı filmin esas hareket ve sonuç noktası. Toplumun ayrıcalıklı ve varlıklı kesiminin alışkanlıklarını olduğu hâlde çıplaklaştırıp tekil bir tecrübe olarak somutlaştırıyor ve bunun etrafında bir eleştirel bakış kuruyor. Filmin tamamına yayılan dozunda mizah hissi vesilesiyle bir nükteyle, gözlerinizi kısarak bakıyorsunuz bu yaşananlara. Dolayısıyla ortam Poker Yüzlü Ne Demek yavaş değişip sterilliğini kaybettiğinde de zenginlere yönelik bir arınma hissiyle karşılanıyorsunuz. Bu, son zamanlarda güncel sinemada sıklıkla karşımıza çıkan bir mesele ve yaklaşım. The Menubu iki filmden de bağlantılar taşıyor bünyesinde. Kendini toplumsal eleştiri zemininde kuran ve temelde bir satirizm hikâyesi anlatan The Menuanlatısını gerilime ve erteleme hissinin yatırımına yönlendirdikçe bu satirizm damarı ikinci plana geçmeye başlıyor aslında.
Kendini acaba hangi yalana hapsettin ve ancak bu alanda dingin olabiliyorsun? Biri masadaki makası alıp sanatçıya zarar verse ne olur? Bir süreliğine belli bir role ve eyleme bürünen irade, doğası itibariyle performans ve doğal olan arasına bir çizgi çeker. Poker suratlılar insani ve ahlaki açıdan rehabilitasyona muhtaç varlıklardır. Cezaevi firarisi koca dehşet saçtı! Bu ürünlerde iade hakkı iptal edildi.
İçindekiler
14, Genel, have. Yalanlar ve aldatma hiçbir şey göründüğü gibi oyunun, ana kurallar vardır ve hepsi bir poker yüzü var. Seyirciyi gerçek ve oyun, sahici ve aldatıcı, sahne ve gündelik olan arasındaki belirsizlik alanında ağırlayan bu “müdahale” sanatında sanatçı. poker face i. donuk yüzlü kimse. 13, Genel, poker face i. duyarsız tavır.Kabul Ediyorum Kabul Etmiyorum. Onun gerçeğini ötekinden saklamak ihtiyacı niçin doğar? Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz. Gerçek amacın, bir başka eylemle saklanması; maskelemek …. Yemeğe gelen müşterilerin özenle seçildiğini açık eden detaylardan şefin ve çalışanların agresif ve kibirli tavırlarına, olayların gelişme şekli bunun basit bir akşam yemeği olmadığını açık ediyor. Modernizm ve minimalizmi soğuk tonlarla bir araya geldiği mekân tasarımı, mekânın mimarisini aktarmaya gayretli kamera kullanımı ve nüktedan kurgu müdahaleleriyle iç içe aktarılıyor. The Menu , yemek servisine geçilmesinden itibaren girdiği performans hissiyle kendi yapısını da değiştirmeye başlıyor. Çoğu kez maske, gerçekten daha makul olabilir. Belirsizlik alanlarını, tereddüt hissini ve sınırlar arasında olmayı ustalıkla kullanan bir performans sanatçısı edasını takınıp vakur bir şekilde uğurluyor seyircisini. İş arayanların merak ettiği liste yayınlandı. Özetle, The Menu hem meselesini aynalayan özenli rejisi hem Ralph Fiennes başta olmak üzere oyunculuk performansları hem de tür konvansiyonlarını satirizmle harmanlayan çok yönlü yapısıyla ilgiye değer bir film. Faydaları saymakla bitmiyor. Aslında herkes maskelerden şikâyet etse de maskeli baloya çevirdiğimiz bu hayatta, kendi ürettiğimiz yalanların esiri durumundayız. Aydınlık Hayallerimiz: Gerçekten Düşler Kurmak. Out of these, the cookies that are categorized as necessary are stored on your browser as they are essential for the working of basic functionalities of the website. Bir performans sanatçısının günlük olanı sekteye uğratan eserinin seyircide yarattığı belli belirsiz dehşete yakın bir duyguyla izliyorsunuz filmi. Berlinale Programı Açıklandı. Any cookies that may not be particularly necessary for the website to function and is used specifically to collect user personal data via analytics, ads, other embedded contents are termed as non-necessary cookies. Kartalkaya faciasının düşündürdükleri 22 Ocak Kadınların cildi güzelleştirmek amacıyla yüze ve boyuna sürülen macun , krem gibi malzeme… Salgın ya da diğer sağlık gerekçesiyle solunumu zehirli gaz veya koronadan korumak için yüze giydirilen malzeme. Ne işe yarayacağı ise kişinin amacıyla ilgilidir. Ruhsuz ve vicdansız oluşlarını genellikle sakinlik, suskunluk, ağırbaşlılık makyajıyla perdelemeyi büyük ölçüde başarırlar. Profesyonel poker suratlılık diye nitelendirebileceğimiz kategori ise bu kapsamın dışında kalır. Dolayısıyla ortam yavaş yavaş değişip sterilliğini kaybettiğinde de zenginlere yönelik bir arınma hissiyle karşılanıyorsunuz. Kamu bizi ikna et, enflasyonu çözelim 20 Ocak Gayri düzen tutmaz telimiz bizim 23 Ocak